1 yılda 94 kadın öldürüldü 2016-11-24 13:38:29 DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Kürt kentlerinde kadına yönelik şiddette ilişkin hazırladığı 1 yıllık raporunda, 94 kadının asker, polis ve aile içi şiddet sonucu yaşamını yitirdiğini belirtti. İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım 2015 ile 25 Kasım 2016 tarihleri arasında Kürt kentlerinde yaşanan kadına yönelik şiddet raporunu açıkladı. Dernek binasında düzenlenen toplantıda, “Jin jîngeha mirovahiyê ye, ji qirkirina jinê re na!” pankartı asıldı. Toplantıda konuşan İHD Kadın Komisyonu üyesi Gülistan Yalçındağ Gençer, sırf kadın oldukları için dünyanın her yerinde benzer şiddete ve sömürüye maruz kaldıklarını belirterek, kadınların erkek ve devlet işbirliğiyle, eve kapatılarak aile kurumuna hapsedildiği, kamusal alandan dışlanarak varlıkları yok sayıldığı ve siyasete katılımlarının ayrımcı politikalarla engellendiğini belirtti. ‘YASAL DÜZENLEMELER KADINLARI KORUMUYOR!’ Kadınların tarih boyunca eşitsizliğe, baskıya ve şiddete karşı mücadele verdiğini ifade eden Gençer, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme (CEDAW) ile her türlü şiddetle mücadele konusunda taraf devletlere belli standartlar getiren ve sorumluluklar yükleyen İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlattı. Gençer, Türkiye’de kadınlara yönelik yaşanan hak ihlalleri ile yasal düzenlemelerin kadınları korumaya yetmediğini dile getirerek, uluslararası sözleşmelerin yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini kaydetti. ‘CEZASIZLIK POLİTİKALARI ŞİDDETTİ ARTTIRIYOR' Siyasal iktidarın ve medyanın kullandığı cinsiyetçi dilin kadına yönelik ayrımcılığı beslediğini ve şiddeti normalleştirdiğini kaydeden Gençer, şunları aktardı: “Kadınların yaşamına ve kararlarına karşı ‘mırıldanma’yı kendine hak gören eril zihniyet, kadını her türlü saldırının hedefi haline getirmektedir. Yargıya intikal eden kadınlara yönelik şiddet ve cinayet davalarında hala ‘iyi hal’, ‘haksız tahrik’ indirimleri uygulanmakta, özellikle çocukların mağduru olduğu tecavüz davalarında, ‘rıza’ faktörü tartışılmakta ve erkek failler yargı eliyle ya cezasız kalmakta ya da olması gerekenden daha az cezaya çarptırılmaktadır.” Gençer, cezasızlık politikalarının kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin artmasına neden olduğunu vurguladı. ‘ÇATIŞMALI SÜREÇTE MAĞDURİYETLER ARTTI’ Gençer, Temmuz 2015 ile birlikte bölgede başlayan çatışmalı süreç ve sokağa çıkma yasakları sonucu yaratılan mağduriyetlerin başında kadınlara ve çocuklara yönelik hak ihlallerinin geldiğini belirtti. “Bu dönemde öldürülen kadınların bedenleri kolluk kuvvetlerince teşhir edilmiş, cesetleri günlerce sokak ortasında bekletilmiş, cenaze törenlerine ailelerin katılımı engellenmiş, yasaklı ilçelerin sokakları ile evlerin duvarlarına cinsiyetçi yazılamalar yapılmıştır” diyen Gençer, OHAL ilanıyla birlikte hukukun askıya alındığı bir döneme girildiğini söyledi. ‘OHAL İLE KADIN KAZANIMLARI YOK EDİLMEK İSTENİYOR’ Gençer, gözaltı birimlerinde ve cezaevlerinde kadınlara yönelik olarak gerçekleştirilen çıplak arama uygulaması ile işkence ve kötü muamelenin had safhaya ulaştığının altını çizdi. Seçilmiş belediye eşbaşkanları ile milletvekillerinin gözaltına alınıp tutuklanmasına dikkat çeken Gençer, “Demokratik siyaset yapma olanağını ortadan kaldırmıştır. Eşbaşkanlığın hedef alınarak soruşturmaların başlaması, kadın kazanımlarını yok etmeyi hedeflemektedir. OHAL KHK’sı ile kapatılan 370 sivil toplum kuruluşunun önemli bir bölümünü kadın dernekleri oluşturmaktadır. Dernek kapatmalarıyla kadın örgütlülüğü ve mücadelesi hedef alınmıştır. Derneklerin kapatılma kararı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkının ihlali niteliğinde olup Türkiye’nin taraf olduğu BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır” diyerek, OHAL kapsamında kadına yönelik şiddetin artış gösterdiğine işaret etti. Kadına yönelik şiddet raporunda şu maddelere yer verildi: - Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için toplumsal alanda çalışmalar yapılmalı, kadına yönelik şiddeti meşru gösteren politikalara son verilmelidir. - Kadına yönelik şiddetin sona ermesi amacıyla, yapılacak tüm çalışmalarda kadın kurumları ile insan hakları örgütlerinin önerileri doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Politikaların hayata geçirilmesi için ilgili tüm kadın ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapılmalıdır. - Gözaltı birimleri ile gözaltı yerleri dışında kadına karşı gerçekleştirilen işkence, cinsel işkence ve kötü muamele uygulamalarına son verilmelidir. - Kadın cinayeti suçunu işleyen faillerin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması için yasal değişiklik yapılmalıdır. Kadına karşı gerçekleştirilen taciz, tecavüz, katliam dosyalarında haksız tahrik, iyi hal indiriminden vazgeçilmeli, soruşturmaların etkin yürütülebilmesi için, kadının beyanı esas alınmalıdır. - Medyanın dili cinsiyetçi ve ayrımcı ifadelerden arınmalı, kadına yönelik her türlü şiddet kınanmalıdır. - OHAL uygulamasına son verilmelidir. OHAL gerekçesi ile derneklerin kapatılma kararları geri alınmalıdır. - OHAL gerekçesiyle düşünce ve ifade özgürlüğü hakkına, örgütlenme özgürlüğü hakkına, kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkına, toplantı ve gösteri yapma hakkına, basın özgürlüğüne dokunulmamalıdır. Seçilmiş Belediye eş başkanları ile milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır. Biz insan hakları savunucuları, kadına yönelik şiddetin bir insanlık suçu olduğunu vurguluyor, kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcı politikalar sonlanana dek mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizi ifade ediyoruz. 94 KADIN, ERKEK-DEVLET ŞİDDETİ SONUCU YAŞAMINI YİTİRDİ 25 Kasım 2015 ile 25 Kasım 2016 tarihleri arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Kadına Yönelik Şiddet Raporu'nda, 94 kadının asker, polis ve aile şiddet sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi. Raporda, en az 39 kadının maruz kaldığı şiddet nedeniyle yaralandığı ve ilgili mercilere başvuru yaptığı aktarıldı. Yine raporda, en az 26 kadının gözaltında, gözaltı yerleri dışında ve cezaevlerinde işkence ile kötü muameleye maruz kaldığı kaydedildi. Raporun açıklanması ardından toplantı sona erdi.