Sınırları aşan kadınlar dayanışma alanı yaratıyor

İSTANBUL - Türkiye’de yaşayan göçmen ve mülteci kadınların uğradığı ayrımcılık ve şiddeti görünür kılmak ve bu alanda politika üretmek amacıyla kurulan Sınır Tanımayan Kadınlar Grubu, sınırları aşarak büyüttükleri dayanışma alanı ile kadınlara yalnız olmadıklarını hissettirmek için kolları sıvadı.

Türkiye’de yaşayan göçmen ve mülteci kadınların uğradığı ayrımcılık ve şiddeti görünür kılmak ve bu alanda politika üretmek amacıyla 2012 yılında kurulan Sınır Tanımayan Kadınlar-Göçmen Kadınlarla Dayanışma Grubu, çeşitli nedenlerle ülkelerinden göç etmek zorunda kalan kadınlar için önemli bir dayanışma alanı oluşturdu. Birçok kadın örgütünün de yer aldığı ağda, doğrudan çalışma yürüten 200’e yakın kadın, Türkiye’nin hemen hemen her yerinde göçmen kadınlarla dayanışma içerisinde.

Bütün illerde yer alan kadın ağları ile dayanışarak sorunları çözüme kavuşturmayı hedefleyen grubun temel amacı ise, Türkiye’ye herhangi bir sebeple gelmiş sığınmacı, göçmen, mülteci kadınlara destek olmak ve misafir olarak geldikleri ülkede maruz kaldıkları hak ihlallerini ortadan kaldırmak.

“Kağıtsız kadınlar” olarak tarif edilen ve hiçbir destek mekanizmasından yararlanamayan kadınlara öncelik veren grup, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Asia Europe Meeting (ASEM) gibi çok sayıda uluslararası örgütlerle de iletişim halinde.

“Sınır Tanımayan Kadınlar Grubu” adı ise dünyanın neresinde olursa olsun kadınlar için sınırların asla kapanmaması gerektiği düşünülerek verilmiş. Feminist ve politik bir platform olan Sınır Tanımayan Kadınlar ile tanışmış ve yolu onlarla dayanışma ile kesişmiş tüm kadınlar, dayanışma alanı olarak gördükleri Sınır Tanımayan Kadınlar ile yalnız olmadıklarını hissediyor. Mülteci kadınların temel sorunları olan emek sömürüsü, cinsel taciz ve şiddet sorununa çözüm bulmaya dönük adımlar atan ağ, ortak çalıştıkları uluslararası örgütler aracılığıyla kadınlara gıda, giysi, barınma ihtiyacını da karşılıyor.

Dayanışma ağı ile mülteci, göçmen, sığınmacı kadınlara ulaşan Sınır Tanımayan Kadınlar Grubu’nun çalışmalarını Gülrihan Dinç ile konuştuk.

YAŞANAN HAK İHLALLERİNE KARŞI EYLEMLER DE YAPILIYOR

Öncelikle bir dayanışma merkezi olmadıklarını vurgulayan Dinç, kadınların kendilerine ulaşmaları halinde somut olarak yaptıklarını şöyle özetledi: “Her hafta Pazar günleri Kumkapı’da Ugandalı ve Senegalli kadınların çoğunlukta olduğu bir gruba Türkçe ders veriyoruz. Bunu 3 yıldır ücretsiz sürdürüyoruz. Zeytinburnu, Beyazıt gibi yerlerde çalışan kadınlar çok ciddi tacizlere maruz kalıyorlardı. Atölyelerin bir köşesini işverenler kapalı bir oda yapıp taciz odası olarak kullanıyorlardı. Kadınlardan bildirimler geldi ve biz o bölgede ‘bu işyerlerinde taciz var’ diyerek bildiri dağıtıp eylem yaptık. Geri gönderme merkezlerinde de çok fazla hak ihlali yaşanıyordu. Çok fazla şikayet geldi. Kumkapı Geri Gönderme Merkezi önünde eylem yaptık. Çünkü sesimizi ancak böyle duyurabiliyoruz.”

‘ÇOK FAZLA GERİ DÖNÜŞLER ALIYORUZ’

Dayanışma içinde oldukları kadınlar ile çok güzel dostluklar kurduklarını ve ülkelerine döndüklerinde çok fazla geri dönüş aldıklarını söyleyen Dinç, kadın dayanışmasını sadece onlara bir şeyler vermek ve yapmak için kurmadıklarını da sözlerine ekledi. Dinç, savaştan kaçarak gelmiş bir kadına daha öncelikli ve ayrımcılık yapılmadan yaklaşılması gerektiğini belirterek, yıllardır Kürt kadını olmaktan kaynaklı baskı ve şiddet gördüğünü bu yüzden de onları daha fazla anladığını dile getirdi.

Dinç, “Bu ülkede kim olursan ol, yabancı olduğun ve aynı dili konuşmadığın sürece iki kat şiddet yaşıyorsun. Okumak için, çalışmak ve göçmek için gelmiş olan kadınların hepsi çok büyük sorunlar yaşıyorlar. Bunun temelden çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. İstanbul Sözleşmesi göçmen kadınları da kapsıyor. Onların bu sözleşmeden yararlanma hakkı var, ama hiçbir resmi kurum bunu hayata geçirmiyor” diye konuştu.

‘KADINLAR HİÇBİR YERDE YALNIZ DEĞİL’

Kendilerine ulaşmak isteyen kadınların Facebook yada mail adresi üzerinden iletişime geçebileceklerini belirten Dinç, son olarak kadınlara “Kadınlar hiçbir yerde yalnız değil. Bağırıyoruz birlikte var olup ses çıkarabilmek için. Onlar bağırsınlar biz duyarız” çağrısında bulundu.