DBP Kadın Parti Meclisi'den meclislerle örgütlenme kararı

DİYARBAKIR - DBP Kadın Parti Meclisi'nin 18 Aralık’ta gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesinde tecridin sonlandırılması istenerek, meclisler şeklinde örgütlenme kararı alındığı duyuruldu.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Parti Meclisi, 18 Aralık’ta Diyarbakır’da gerçekleştirdiği toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Son dönemde çok sayıda yönetici ve üyesi tutuklanan DBP’li kadınlar, Eş Genel Başkan Sebahat Tuncel şahsında tüm kadın tutsakların mücadelesini sahiplenerek toplandıklarını duyurdu. Siyasal süreç, örgütsel çalışmalar ve planlama gündemi ile toplanan kadın PM üyeleri, son süreçte kadınlar başta olmak üzere tüm demokratik ve toplumsal kesimlere, partilerine yönelik hukuk dışı saldırı, baskı ve uygulamaları değerlendirdi. Toplantının sonuç bildirgesi şöyle:

“Yaklaşık bir yıldır partimize yönelik gelişen siyasi soykırım operasyonlarıyla partimiz çalıştırılmaz hale getirilmiş, kazanılmış halk iradesi olan belediyelerimize kayyımlar atanmış, belediye Eş Başkanlarımız ise hukuksuz bir şekilde tutuklanarak görevden uzaklaştırılmıştır. AKP hükümeti, 12 Eylül 1980 darbesini aşan, kendi yasal hukuk sistemlerini de tanımayan uygulamalarla seçilmişlere, iki siyasi partinin eş genel başkanlarına ve milletvekillerine, siyasi parti yöneticilerine, demokratik kitle örgütleri ile neredeyse tüm muhalif toplumsal kesimlere yönelik siyasi darbe yapmıştır. Bu baskı ve antidemokratik uygulamaların amacı hükümet ve cumhurbaşkanının uygulamak istedikleri yeni başkanlık sistemidir. Muhalefet yapanlardan biat etmeleri istenmektedir.

İLK DARBE HALKIN İRADESİNE YAPILMIŞTIR

AKP’nin, 15 Temmuz darbesine yönelik geliştirmiş olduğu karşı darbe çerçevesinde KHK ile hayata geçirmiş olduğu OHAL durumu darbenin olduğu illerden çok Kürdistan’da uygulamalarıyla yansımasını en derin haliyle bulmuştur. Tabi bölgede aslında süreklileşen bir OHAL durumu zaten bu savaşın sürmesiyle hiç kalkmamıştı. İlk darbe aslında 7 Haziran’da seçim sonuçları kabul edilmeyerek halk iradesine ve demokratik siyasete yapılmıştır.

TECRİT ÇÖZÜMÜ DEĞİL ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ DERİNLEŞTİRİYOR

17 yıldır tecrit ortamında tutulan ve olabilecekleri herkesten önce okuyan Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, yaklaşık iki yıl önce ‘Çözüm süreci darbenin önünde engeldir, çözüm süreci biterse darbe mekaniği devreye girer’ demişti. Demokratik gelişmeler olmadan darbelerin önüne de geçilmesi mümkün olmayacaktır. Aslında bu yapılmak istenenler Türkiyeli halklaradır, Kürt ve Türk halkınadır. Halklar özgür, mutlu, huzurlu olmadan demokratik bir hukuk sistemine sahip olunamaz. AKP hükümetinin Sayın Öcalan üzerinde geliştirdiği ağırlaştırılmış tecrit durumu çözümü değil çözümsüzlüğü ortaya koymaktadır. Türkiye bu kaostan Sayın Öcalan’ın müzakere masasına çözüm projesine dönerek çıkar. Halkların demokrasisi özgürlükleri için Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır

Bu gün baktığımızda Türkiye’nin içe dönük politikalarda iflas ettiği gibi Ortadoğu başta olmak üzere dış politikada da tamamen bitmiş, adeta freni boşalan bir araç gibi tüm hızıyla kaosa sürüklenmektedir. Savaşta ısrar ekonomik krizi de derinleştirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ilanı ile beraber geliştirilen sistem; tekçi milliyetçi, ulusalcı bir sistemdir. Bu gün ise halklara dayatılan yine tekçi, dinci, milliyetçi, cinsiyetçi bir sistemdir. Siyasetsizlik, politikasızlık Türkiye’yi bu duruma getirmiştir. Özgürlükleri ve demokrasiyi ortadan kaldırmıştır. Dün olduğu gibi bugün de sınırları çizerek halkları, kimlikleri, dilleri, farklılıkları tanımamaktadır. Geçen yüzyıl, kadınların içinde olmadığı bir yüzyıldı, bu yüzyıl ise kadının mücadele ettiği bir yüzyıldır. Toplantımızda Kürt halkının bir yüzyıl daha statüsüz ve kimliksiz olmayacağı tespiti yapılmış, savaşa ve statüsüzlüğe karşı yürütülebilecek her eylem ve etkinliğin içinde olunacağı belirtilmiştir.

TOPYEKUN ÖRGÜLENME KARARLIĞI

Olağan süreçlerin artık yaşanmadığı coğrafyamızda ve Türkiye’de kadına dönük saldırılara karşı duruş gösteren, toplumun geleceği için mücadele eden, tüm anti demokratik uygulamalara karşı muhalefet eden kadınların erkek devlet zihniyetinin hedefi olduğu vurgulanmıştır. Özellikle Kürt kadınlarının kazanımı olan Eş Başkanlık ve eşitlik sistemine karşı geliştirilen saldırı ve yaklaşımlar değerlendirilerek topyekun örgütlenme kararlılığı ortaya konulmuştur. DBP Kadın Parti Meclisi olarak önümüzdeki süreçte tüzüğünde olduğu gibi meclisler şeklinde il, ilçe ve merkezinde kendini geliştirme ve örgütlenme kararlılığını ortaya koymuştur. Toplantımızda bir diğer değerlendirme de Kanun Hükmünde Kararnameler çerçevesinde uygulanmakta olan OHAL sürecinin, kadın emekçileri ihraç edilerek, haklarını ellerinden aldığı, yaşamın dışına atıldığı ve özgürlüklerinin kısıtlandığıdır. Buna politika ve haksızlıklara karşı emekçi kadınların yürütmüş olduğu mücadelesinin yanında olacağız.

KADIN MÜCADELESİNİ GÜÇLENDİREN KAMPANYALAR

Son süreçte devletin savaş politikaları, kadına yönelik şiddeti tırmandırmış, saldırıları meşrulaştırılmıştır. Kadını eve kapatmak istenmiştir. Bunun için tüm kadınları kazanılan haklarımızı sahiplenmeye, mücadeleye katılım çağrısında bulunuyoruz. Kadınlar olarak 2017 yılını güçlü bir kadın mücadelesi ve örgütlülüğüne dönüştüreceğimiz başta 9 Ocak 2013’de Fransa’ da katledilen, üç devrimci ve siyasetçi kadın Sakine, Fidan ve Leyla yoldaşlarımız ile 2016 Ocak ayında PM üyemiz Seve Demir, KJA aktivistleri Fatma Uyar, Pakize Nayır’a atfederek kadın mücadelesi ve örgütlülüğünü güçlendiren kampanyalar yürütülecektir.

DBP Kadın Parti Meclisi olarak 2017 yılının demokrasi ve özgürlüklerin, barışın inşa edildiği, kadınların ve farklılıkların ötekileştirilmediği bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Özgürlük mücadelesiz ve örgütsüz olmaz diyoruz ve her yerde mücadele edeceğimizi belirtiyoruz.”