Erkeği aklayan adalet!

İSTANBUL - Şiddet ortamının akıl almaz boyutlara ulaştığı Türkiye'de eşini, sevgilisini ve evlilik teklifini reddeden kadını öldüren, cinsel saldırıda bulunan erkek, yine erkek adalet mekanizmalarıyla bir bir aklanıyor. Avukat Ezgi Duman, "Karakollardan ve mahkeme salonlarından erkek değil, gerçek adalet bulacağımıza, kadınların lehine kararlar verileceğine nasıl inanalım?" diye sordu.

Toplumsal cinsiyet temelinde hayatları ev, okul, aile, işyeri ve sokaktaki erkek tarafından şekillendirilmeye çalışılan kadınlar, bu yılda toplumun en küçük kesiminden en üst tabakasına kadar her alanda erkeklerin hedefi oldu. Sokakta, evde ve yaşamın her alanında baskı baş etmeye çalışan kadınlar aynı zamanda en temel hak olan yaşam hakkına sahip çıkmak için de mücadele ediyor. Sokakta "mini etek giydiği" için evde "yemek yapmadığı" için katledilen, okulda öğretmen ve idarecilerin cinsel saldırısı, iş yerinde mobbinge uğrayan kadın, devlet yetkililerin “Çocuk doğurmayan kadın eksik kadındır” gibi sözleriyle bedenine müdahaleyi dahi hak olarak gördü.

Hayatın her alanında erkek-devlet şiddeti ile karşı karşıya kalan kadınlar, kimi zaman sokaklara çıkarak tepkilerini dile getirirken kimi zaman ise canlarına artık "tak" ettirilen şiddete karşı savunma biçimleri geliştirmek zorunda kaldı. Neredeyse kadına yönelik şiddetin yaşanmadığı bir günün olmadığı Türkiye’de, fail erkekler ya "haksız tahrik" ile birkaç yılla kurtulurken "rıza" ve "saygın tutum" gibi gerekçelerle "iyi hal indirimi"ne gidilerek adeta aklandı. Aynı yargı mekanizması kadınların şiddet karşısında kendini savunma zorunluluğunu ise meşru müdafaa olarak ise görmedi.

KADINI KATLEDEN 33 FAİL BULUNMADI

Bianet’in kadına yönelik şiddet çetelesine göre, erkekler 2016 yılının ilk 10 ayında en az 220 kadını katletti, 169 kadına cinsel saldırıda bulundu, 352 çocuğa cinsel istismarda bulundu, 282 kadına şiddet uyguladı. Kadını katleden erkeklerden sadece 28’i ağırlaştırılmış "müebbet cezası" alırken, kadınları katleden faillerin 33'ü ise bulunamadı. Cinayetlerin çoğu koruma kararına rağmen işlenirken kimi cinayetler ise kadınların yaptığı şikayetlerden sonra işlendi.

KENDİLERİNİ SAVUNMAK İÇİN ÖLDÜRMEK ZORUNDA KALDILAR

Bu yılda bir yandan erkek şiddeti artarken diğer yandan da maruz kaldıkları erkek şiddeti canlarına "tak" eden kadınlar, kendilerini meşru müdafaa ile korudu.

Meşru müdafaa ile kendilerini savunan bazı kadınlar şöyle:

*Tekirdağ'ın Saray ilçesinde 3 Eylül günü Sibel Taylan, tartıştığı eşi E.T.’yi öldürmek zorunda kaldı. Tutuklanan Taylan, ifadesinde "Akşam üstü eve alkollü geldi ve bu yüzden tartıştık. Bu sırada bana küfür ederek hakaretlerde bulundu" dedi.

*İzmir'in Bayraklı ilçesinde 5 Ekim günü Behiye Özmen, tartıştığı eşi Süleyman Özmen'i başına taşla vurarak öldürdü. Tutuklanan Özmen, polisteki ifadesinde, "Şiddet görüyordum. Bugüne kadar hep o yapıyordu, bugün de ben yaptım" dedi.

* İzmir'in Konak ilçesinde Nihan T., 28 Ocak günü, şiddet gördüğü eşi Emrah Coşkun T.’yi tabancayla vurarak öldürmek zorunda kaldı. Nihan T., polis ifadesinde, Emrah Coşkun T.’nin kendisini ve 2 çocuğunu sürekli dövdüğünü belirtti.

MEŞRU MÜDAFAADA BULUNAN 2 KADIN SERBEST

2016 yılının ilk 10 ayında erkek şiddetine karşı hayatını savunurken öldürmek zorunda kalan kadınların meşru müdafaa davalarında medyaya yansıyan iki önemli gelişme oldu.

*15 yıldır kendisine şiddet uygulayan eşi Fikret Kutulu’yu geçtiğimiz Ağustos ayında meşru müdafaa yaparak öldüren Damla Kutulu, tutuksuz yargılandığı davada beraat etti. Kutulu, ilk duruşmasında, “Bana çektirdiği acıyı yaşatmak istedim” sözleriyle kendini savunmuştu.

*Kendisine şiddet uygulayan eski eşini meşru müdafaa yaparak öldüren ve mahkemenin, “Kocanızı neden öldürdünüz" şeklindeki sorusuna "Hep erkekler mi öldürecek, bir de kadın öldürsün” diye cevap veren Çilem Doğan da “Yakın akrabayı öldürme” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet” hapisle yargılandıktan sonra iyi hali göz önünde bulundurulmuş ve 15 yıl hapisle cezalandırılmıştı. Kadın örgütlerinin yoğun kamuoyu oluşturması ardından da 50 bin lira kefaret ile serbest bırakıldı.

*Sistematik olarak erkek şiddetine maruz kalan ve kendisini öldürmek isteyen eşine karşı meşru müdafaa hakkını kullanan Yasemin Çakal hala cezaevinde. En son 8 Eylül’de görülen 6’ncı duruşmada, cinayetin meşru müdafaa sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) rapor, 1 yıldan fazladır mahkemeye iletilmedi.

2016 yılının ilk 10 ayında en az 220 kadını katleden,282 kadına şiddet uygulayan erkeklere çeşitli gerekçelerle indirim uygulandığı bazı davalar ise şöyle:

‘İYİ HAL’ İNDİRİMLERİ

*Adana’da 26 Nisan günü kız kardeşi Özgecan Arslan (23) ile eniştesi Bekir Arslan'ı (27) tabancayla öldürdüğü iddia edilen D.H., "töre saikiyle öldürme" suçundan iki kez ağırlaştırılmış "müebbet hapis cezası"na çarptırıldı. Sanığa, “iyi hal indirimi” uygulanarak "müebbet hapse" çevrildi. Sanık, cezadan sonra "Onurlu yaşamın bedeli ağır oluyor" dedi.

*İzmir’de geçen yıl önce nişanlısı Serap Çiçek’i (38) boğarak öldüren ve cinayete intihar süsü veren O.B. (52) Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "müebbet hapis cezası" istemiyle yargılandığı davada “iyi hal” indirimiyle 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

* Muğla'da 10 Eylül 2014'te eşi Zehra Çoban'ı öldüren ve cinayete intihar süsü veren Y.T.Ç. ağırlaştırılmış "müebbet hapis" istemiyle Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada “iyi hal indirimi” uygulanarak 21 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

PİŞMANLIK İNDİRİMİ

Trabzon'da 31 Ağustos 2015’te seks işçisi trans kadın Tutku Linda’yı yüzden fazla bıçak darbesiyle öldüren V.T.’ye Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada “Haksız tahrik altında işlediği” gerekçesiyle indirim uygulandı. Mahkeme Heyeti erkeğe önce “kasten öldürme” suçundan "müebbet hapis cezası" verdi. Heyet, sanığın suçu “haksız tahrik” altında işlediğini ve suçunu kabul ettiğini öne sürerek, V. T.’nin cezasını 15 yıla indirdi. Erkek, cinayetten sonra emniyetteki ifadesinde, “Çarpık ilişki yaşadım,öldürdüm, pişmanım” dedi.

ERİL YARGIDAN TAHLİYE KILIFI

*Geçtiğimiz Eylül ayında şort giydiği için belediye otobüsünde Ayşegül Terzi'ye tekmeyle saldıran Abdullah Çakıroğlu, kadınların tepkisiyle birlikte "İnanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama", "Kasten yaralama" ve "Hakaret" suçlarından toplamda 2 yıl 7 aydan 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Tutuklu yargılanan Çakıroğlu, ilk duruşmada kendini, “Kuran’ın hükümlerine” göre savunarak serbest bırakıldı. Ancak, itiraz üzerine tutuklanan Çakıroğlu, ikinci kez tahliye edildi.

BERAAT EDEN ERKEKLER

2016 yılında yaşanan kadın cinayetlerinin ikisinde fail veya faillerden en az biri beraat ederken, cinsel saldırı faillerinden ikisi de beraat etti.

O davalardan bazı örnekler ise şöyle:

* Adana'da evinde gelini E.B.'ye cinsel saldırı iddiasıyla tutuklanan A.B. "nitelikli cinsel saldırı" suçlamasıyla Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada beraat etti.

*Adana'da 2 Şubat 2015’te pazarda alışveriş yapan Yasemin Kaya’yı öldürmek suçundan yargılanan S.A.’ya (15) "taksirle öldürmek"ten yaşı küçük olduğu için 5 yıl 8 ay hapis cezası verildi. S.A. olaydan sonra Kaya ölmediği için tutuksuz yargılanmaya başlanmış, kadının ölmesi üzerine tutuklanmıştı. S.A., 15 Haziran 2014 tarihinde eylem sırasında İbrahim Aras'ın da katıl zanlısı olarak da yargılandı ve 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada delil yetersizliği nedeniyle beraat etti.

*Zonguldak'ta 2012 yılında engelli Y.B.'ye (17) tecavüz eden ve fuhuş yaptıran H.T. Zonguldak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şubat 2013'te Çaycuma Devlet Hastanesi'nde 14 haftalık hamile olduğunun belirlenmesiyle ortaya çıkan olayın ardından tutuklanan ve Zonguldak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sırasında tahliye edilen 9 sanık karar duruşmasında hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti, sanıklardan H.T.'ye 15 yıl, H.A.'ya 3 yıl 10 ay, anne S.B.'ye 5 yıl, A.G., İ.F., F.K.'ya 6 ay 7 gün hapis cezası verdi. Diğer 3 sanık ise beraat etti.

'ERKEK ADALET MEKANİZMALARI İŞLETİLİYOR'

Yargının kadın cinayetleri davalarında verdiği kararlarda erkek adalet mekanizmalarını işletmeye devam ettiğini söyleyen Feminist avukat Ezgi Duman,"Bir yıl içerisinde benim ya da başka kadın arkadaşlarımızın takip ettiği dosyaları şöyle bir gözden geçirince,karşımıza yine erkeklik indirimleri çıkıyor. Kadınlar sürece dahil olmasa ne kararlar meydana çıkar kim bilir?" diye sordu.

Kadına yönelik şiddet, cinayet ve cinsel saldırı davalarında müdahil olan kadın örgütlerinin zorluklara rağmen davaların takipçisi olduklarını aktaran Duman, yaygınlaşan erkek şiddeti ile her gün ortalama 5 kadının katledildiğini hatırlattı. Duman, şöyle devam etti: "Her gün yeni bir olayla uyanıyoruz ve hemen hepsinin bir kadın yüzü var. Eksiklikleri olmakla beraber tüm gündem yoğunluğu içerisinde kadınlar davalara da koşuyorlar. Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu gibi çok sayıda kadın örgütü mahkeme salonlarını boş bırakmıyorlar. Kadın dernekleri mahkemelerin reddedeceğini bile bile müdahillik talebinde bulunuyorlar. Böyle bir süreçte kadınların sokakları da adliyeleri de bırakmaması önemli.”

‘GERÇEK ADALAETİ BULACAĞIMIZA NASIL İNANALIM?’

Duman, mahkemelerde alınan kararların daha çok kadınların lehine mi aleyhine mi olup olmadığını anlamak için bir yıl içerisinde yaşanan örneklere bakılması gerektiğini söyledi. Duman, bu durumu ise şöyle özetledi: “Oysa ki yargılamaların aleni olmasının bir amacı var. Şimdi biz bu karakollardan, bu mahkeme salonlarından erkek değil, gerçek adalet bulacağımıza, kadınların lehine kararlar verileceğine nasıl inanalım? "

Verilen "iyi hal" indirimleri ile birlikte kararların kadınların aleyhine sonuçlanması halinde bir sonraki olaylara meşruluk kazandıracağının altını çizen Duman, erkek yargıda sıkça kullanılan "teşvik indirimi"ne tepki gösterdi. Duman, "AKP hükümeti sürekli cezaları arttırmakla övünüyor. Toplum bir dönem Özgecan Yasası'nı tartıştı. Özgecan'ın katili bir erkek tarafından öldürüldü. Değişen bir şey oldu mu? Ne yazık ki hayır. Ben bu yüzden erkekliğin 'iyi hal' indirimi ya da daha kötüsü cezasızlık nedeni olmaktan çıkması, yani yargı sisteminin bir bütün erkek egemenlik üzerinden tartışılması için mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

Duman son olarak, “25 Kasım'da kadınlar olarak erkek- devlet şiddetine karşı sesimizi en güçlü şekilde çıkaracağız” mesajı verdi.